Blog Haberleri

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Bilgi
  4. »
  5. Sürrealizm: Duygusal üslup bulmacası

Sürrealizm: Duygusal üslup bulmacası

Blog Haberleri Blog Haberleri -
106 0

Sürrealizm, sanat tarihinde en ilginç ve tartışmalı akımlardan biridir. Bu akımın doğuşu 1920’lere kadar uzanır ve özellikle André Breton ve diğer sürrealist sanatçılar tarafından benimsenmiştir. Sürrealizm, gerçeküstücü bir yaklaşım benimser ve rasyonel düşünceden kaçınır. Bu akım daha çok düşler, bilinçaltı ve hayal gücüne dayanır. Sürrealizmin resim, heykel, fotoğrafçılık ve diğer sanat dallarındaki eserleri, gerçeküstü dünyaları yansıtır ve akımın karakteristik özelliklerini sergiler.

Sürrealizm, sanatta büyük bir çığır açmıştır ve bu akımın başlıca özelliklerinden biri, farklı tarzlarda üretilen eserlerin kaynağının hisler ve hayaller olduğudur. Genellikle diğer sanat akımlarından farklı olarak, sürrealizm eserleri tamamen kişisel, belki de gizemli, anlamlar taşır. Sürrealist sanatçılar, gerçeküstü atmosferleri yaratan resimler, heykeller ve diğer çalışmalarla, izleyicileri duygusal olarak etkilemeye çalışır. Sürrealizm, radikal bir sanat hareketi olarak kabul edilir ve hala bugünün sanat dünyasında etkisi devam etmektedir.

1. Sürrealizmin Temelleri

Sürrealizm, sanat dünyasında oldukça ilgi çekici bir akım olarak yerini almıştır. Bu akımın temelleri, André Breton ve diğer sanatçıların yaklaşımları ve ilham kaynakları üzerine kuruludur. Breton, sürrealizmin yaratıcısı olarak kabul edilir ve hareketi, edebiyattan sanata kadar geniş bir yelpazede tanımlamıştır.

Sürrealistler, rasyonel düşünceyi reddetmiş ve akılcılıkla mücadele etmişlerdir. Sanatları, rüyalar, hayaller ve bilinçaltı dünyalarıyla ilgilenir. Bu nedenle, sürrealistlerin eserleri sıklıkla gerçeküstü, tuhaf ve şaşırtıcıdır.

Sürrealizmin ilham kaynakları, Freud’un psikanaliz teorisi ve Dadaizm hareketiydi. Sürrealistler, bilinçaltını keşfetmeye çalışırken, Dadaizm hareketinden esinlenerek rasyonalizmi reddetmişlerdir. Bu sayede, yeni ve deneysel bir sanat akımı doğmuştur.

2. Sürrealizm Sanatı

Sanat tarihinde sürrealizm, en dikkat çekici akımlardan biridir. Sürrealizm, gerçekçi ve geleneksel sanattan kaçınır ve akılcı olmayan ve rasyonel olmayan unsurları kullanır. Sürrealist sanat, günlük hayatta bulunan nesneleri, görüntüleri ve düşünceleri kullanarak gerçeküstü bir dünya yaratır. Sürrealizmin karakteristik özellikleri, doğaüstü etkiler, sembolizm, alaycı bir mizah, gerçek dünyanın eleştirisi, felsefi bir açıklama ve zihinsel durumların ifadesi gibi unsurları içerir.

Sürrealist sanatın birçok dalda örneği vardır. Sürrealist resimler, heykeller, fotoğrafçılık, tiyatro ve edebiyat eserleri gibi birçok alanda kendini göstermektedir. Sürrealist resim, gerçekçi olmayan ve fantezi öğeleri kullanırken, sürrealist heykeller, kabartma ve dışavurumcu özellikler kullanılarak yaratılır. Sürrealist fotoğraf, günlük nesneleri kullanarak ve optik illüzyonlar yaratarak gerçeküstü görüntüler oluşturur. Sürrealist edebiyat ve tiyatro, sahnelerde alışılmadık ve fantastik durumlar yaratırken, sürrealist müzik de alışılmadık enstrümanlar ve tonlar kullanarak farklı bir müzikal dünya yaratır.

  • Sürrealist sanat, gerçekçi ve geleneksel sanattan kaçınır
  • Sürrealizm, doğaüstü etkiler, sembolizm, alaycı bir mizah, gerçek dünyanın eleştirisi, felsefi bir açıklama ve zihinsel durumların ifadesi gibi unsurları içerir.
  • Sürrealist resim, gerçekçi olmayan ve fantezi öğeleri kullanırken, sürrealist heykeller, kabartma ve dışavurumcu özellikler kullanılarak yaratılır.
  • Sürrealist fotoğraf, günlük nesneleri kullanarak ve optik illüzyonlar yaratarak gerçeküstü görüntüler oluşturur.
  • Sürrealist edebiyat ve tiyatro, sahnelerde alışılmadık ve fantastik durumlar yaratırken, sürrealist müzik de alışılmadık enstrümanlar ve tonlar kullanarak farklı bir müzikal dünya yaratır.

2.1 Sürrealist Resim

Sürrealizm akımının en öne çıkan sanat dalı resim sanatıdır. Bu dalın öncüleri arasında İspanyol sanatçı Salvador Dalí ve Belçikalı sanatçı René Magritte yer alır. Sürrealist resim sanatı, gerçeklik algısını sorgulamak ve düşsel olanla gerçek olan arasındaki çizgiyi ortadan kaldırmak için kullanılır.

Salvador Dalí, “Paranoyak-Critik” yöntemini kullanarak resimler oluşturmuştur. Bu yöntem, rastgele buluşlar ve düşler üzerinde yoğunlaşır ve gerçeküstü resimlerin oluşmasını sağlar. Dalí’nin en ünlü resimleri arasında “Bellek İmajı”, “Yatak”, ve “İkili Solucanlar” yer alır.

René Magritte ise sürrealizme farklı bir yaklaşım getiren bir sanatçıdır. Resimlerinde nesnelerin gerçekte göründükleri şeyle tam olarak aynı olmamasını vurgular. Bununla birlikte, nesnelerin gerçekte olduğundan farklı bir şekilde sunulması, izleyicide ilgi uyandırır. Magritte’nin en ünlü resimleri arasında “Gösteri Olarak Resim”, “İletişim Sorunu”, ve “Dumanlı Günler” yer alır.

Sürrealist resim sanatı, yaratıcı ve düşsel olanla gerçekçilik arasındaki çizgiyi zorlamak için kullanılan bir sanat dalıdır. Salvador Dalí ve René Magritte gibi sürrealist ressamlar, gerçeküstü resimler oluşturmak için farklı yöntemler kullanmışlardır. Bu resimler, gerçeklik algısını sorgulamaya ve izleyicide ilgi uyandırmaya yöneliktir.

2.1.1 Salvador Dalı

Salvador Dalí, sürrealist hareketin en önemli öncülerinden biri olarak kabul edilir. Dalí’nin eserleri, sürrealist sanatın sembolik anlamlarının en iyi örneklerinden biridir. Dalí, resimlerinde gözler, saatler ve diğer nesneleri kullanarak gerçeküstücü bir dünyayı tasvir etti.

Dalí, resimlerinin birçoğunda kendini de resmeder. Bu, sürrealizm sanatının bir özelliğidir. Resimlerinde olağanüstü bir dünya yaratan Dalí’nin eserleri, rüyaların ve hayallerin dünyasına açılan bir kapı olarak görülebilir.

  • Dalí’nin en ünlü eserlerinden biri olan “The Persistence of Memory” (Zamanın Kalıcılığı), zihnimizdeki zaman ve anı kavramlarını sorgulamak için saatlerin eridiği bir dünya tasvir eder.
  • Bir diğer önemli eseri olan “Metamorphosis of Narcissus” (Narkissos’un Dönüşümü), mitolojik bir hikayeden çıkarak birçok sembolik anlam taşır.

Dalí’nin eserleri, sürrealizm sanatı içinde eşsiz bir yere sahiptir. Görsel şok etkisi yaratırken anlamsal olarak da oldukça derin anlamlar taşırlar.

2.1.2 René Magritte

René Magritte, sürrealist ressamlar arasında kendine özgü bir yer edinmiş olduğunu söylemek mümkündür. Belgelik ve gerçeklik arasındaki ilişkinin sorgulanması, onun eserlerinin karakteristik özellikleri arasında yer alır. Özellikle, onun eserleri, atıfta bulunduğu şeyleri yalın bir şekilde anlamlandırmak yerine, gözlemciyi şaşırtacak bir şekilde yorumlamasından dolayı takdir toplamaktadır.

Magritte’in ünlü The Treachery of Images adlı eseri, bu tipik özellikleri bakımından önemlidir. Eserde, bir pipo resmedilmiş ve “Bu bir pipo değildir” yazısı eklenmiştir. Bu, eserin anlamlı trajedisini vurgulamakta ve izleyicileri tanıdık bir objenin alışılmadık bir şekilde sunulmasına maruz bırakmaktadır.

Magritte, anlamı ve değeri zorlayan çok sayıda resim yapmıştır. Örneğin, Son of Man adlı eseri, bir adamın yüzünün çoğunu yeşil bir elma kaplamasıyla tasvir ediyor. Bu, insan benliğinin somut olmayan yönlerine dokunarak, sembolik bir anlam taşır. Magritte’in resimleri, sürrealist sanatın yaratıcılığının zengin bir göstergesidir ve onun tarzı, sürrealist düşüncenin incelikli bir örneğidir.

2.2 Sürrealist Heykel

Sürrealist heykel, sıradışı, rüya gibi formların ve sembolizmin kullanıldığı heykel türüdür. Gerçeküstücü heykelde mekaniklikten ve doğal formlardan kaçınılırken, daha organik ve cisim dışı formlar kullanılarak, şiirsel bir etki yaratılması amaçlanır.

Bu heykel türünde öne çıkan önemli temsilciler arasında Alberto Giacometti ve Joan Miró yer alır. Giacometti, insan figürüne odaklanırken, özellikle insanın yalnızlığını ve kaybolmuşluğunu yansıtmak istemiştir. Heykelleri uzun ve sürekli uzayan insan figürleri üzerine kuruludur. Miró ise daha renkli ve fantastik formlar kullanarak, hayal gücünü ve hayalperestliği heykelinde yansıtmıştır.

Sürrealist heykelde, heykelin her açıdan farklı görünmesi önemlidir. Bu nedenle, heykellerin her açısından farklı bir görünüme sahip olmasına dikkat edilir. Ayrıca, heykellerde materyal seçimi de önemlidir. Ahşap, bronz, mermer ve seramik gibi materyaller kullanılır.

Sürrealist heykel, sürrealizmin sembolik ve şiirsel etkisini taşıması ve sergilemesi nedeniyle, sanat dünyasında önemli bir yere sahiptir.

2.2.1 Alberto Giacometti

Alberto Giacometti, sürrealist heykel sanatının en önemli temsilcilerinden biridir. Giacometti’nin heykelleri, uzun, ince ve çelik gibi sert malzemeler kullanılarak yapılmıştır ve genellikle insan figürlerini yansıtır.

Giacometti’nin heykellerinin stilinin başlıca özellikleri arasında figürlerin uzun, ince ve şeffaf gölgelerle vurgulanması, insan figürlerinin abartılı uzunluğu ve inceliği yer alır. Heykelleri, insan figürlerinin hareketsiz ve kırılgan görüntüsünü yansıtır.

Giacometti’nin heykelleri aynı zamanda, insanın yalnızlığı ve güçsüzlüğü üzerine yoğunlaşır. Heykellerindeki figürler, çevrelerindeki alanı kaplayarak, izleyicileri içine çeken yalnız figürlerdir.

Giacometti, sanatı boyunca figüratif çalışmalara sadık kalırken, teknik olarak heykelciliğe yeni bir yaklaşım getirdi. Sürrealizme ve insan psikolojisine ilgi duyan Giacometti, eserlerindeki figürleri gerçekliğin ve hayalin bir araya geldiği bir yer olarak görüyordu.

Giacometti’nin heykelleri, sürrealizmin temel öğeleri olan rüyalar, bilinçaltı dünyası ve ironiye yatkın bir anlatım tarzını yansıtır. Giacometti, bugün bile yaygın olarak övülen sürrealist heykeller yaratması nedeniyle çağdaş sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir.

2.2.2 Joan Miró

Joan Miró, sürrealist hareketin ikonik isimlerinden biridir. Miró’nun heykelleri, sürrealizmin karakteristik özelliklerini taşırlar: otomatik çizimler, ironi, absürdizm ve düşsel imgeler.

Miró, heykelle ilgili olarak resim yapıyormuş gibi yaklaşır. Heykelleri, anlamsız gibi görünen sözcükler için yapılmış harika bir vokabülerdir. Hem resimleri hem de heykelleri, sürrealist öğelerle doludur. Örneğin, birçok heykelcilik çalışmasının arkasında yatan bir tema, insan vücudunun farklı organlarına ait gibi görünen nesnelerin oluşturduğu bir insan formudur.

Birçok eleştirmen, Miró’nun heykellerinin sürrealizmden ziyade Dadaist bir tavır sergilediğini savunuyor. Bu, Miró’nun heykellerinin yaratıcılığı ve karmaşıklığı ile kolayca anlaşılabilecek bir düşünce. Heykellerinin büyük bir bölümü, çağdaşları gibi, farklı malzemelerin bir araya getirilmesiyle yapılmıştır. Ancak, Miró’un malzeme kullanımı, sanatsal ifadesini yücelten başkonsept olan çağdaşlarından farklılık gösterir.

3. Sürrealizm ve Freud

Sürrealizmin doğuşu, Freud’un psikanaliz teorisi gibi akımlardan etkilendiği bilinmektedir. Sürrealist sanatçılar, kendi eserlerinde bilinçaltındaki imgeleri kullanmakta özgürdürler. Bu, Freud’un psikanaliz teorisi ile yakından ilişkilidir. Bireyin bilinçsiz düzeyinde ne olduğunu inceleyen Freud, sürrealist sanatçılarının da keşfettiği doğanın ötesinde bir dünya görüşüne katkıda bulunmuştur. Sürrealizm, Freud’un teorilerine dayanan ve onu takdir eden bir sanat akımı olarak ortaya çıkmıştır. Sürrealist sanatın ana özelliklerinden biri, anlamın yüzeyinde görünen imgelerin arkasındaki derin anlamı keşfetmektir. Bu nedenle, sürrealizm eserleri garip, rahatsız edici ve bazen tuhaf olabilir. Sürrealist sanatın anlamını gerçekten kavramak için, imgelerin sembolik anlamlarının anlaşılması gereklidir. Bu semboller, genellikle psikanaliz teorisi ile ilişkilendirilen ifadelerdir ve sürrealist sanatçılar tarafından tercih edilir.

Sürrealizmde Freud’un etkisi, sadece psikanaliz terimlerine dayanan sembolleri içermesi kadar da değildir. Aynı zamanda, sürrealist sanatın bilinç ve bilinçaltı arasındaki ilişkiye vurgu yaptığı bir yerde de görülebilir. Freud insan psikolojisini haritalandıran bir yoldur. Sürrealist sanat, bireyin zihnindeki kompleks yapıları sayısız yöne doğru anlatmaya çalışmaktadır. Bu, psikanaliz teorisine dayanan anlam katmanlarını kapsar. Sürrealist sanatçılar, Freud’un teorilerini uygularken, psikanaliz teorisi ile sanat ve edebiyat arasındaki ilişkiyi keşfetmiştir. Psikanalitik fikirler, eserlerinde yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Bu, sürrealizmin anlamlı ve yaratıcı olmasının büyük nedenlerinden biri olarak kabul edilir.

3.1 Freud’un Etkisi ve Sürrealist Sanatı

Sürrealizm, psikolojik arayışların, bilinçaltı duyguların, rüyaların ve hayallerin ifadesi olarak ortaya çıktı ve bu akım, psikanalizin de etkisiyle şekillendi. Sürrealist sanatçıların pek çoğu, özellikle psikanaliz kuramının babası olarak bilinen Sigmund Freud’un fikirlerinden etkilendi.

Sürrealizm, Freud tarafından geliştirilen düşünsel ve terapötik yaklaşım olan psikanaliz tehlikesiyle karşı karşıya olan ruhsal sağlık sorunlarını incelemektedir. Sürrealizmin, bilinçaltına ait imajların ortaya çıkarılması için tasarlanmış kimi taktiklere öykündüğü, bilinçdışları ele geçirerek, sentezleyerek ve düzenleyerek gerçekliğin yansımasını vermek için yarattığı sanat eserleri sıklıkla söylenenler arasındadır.

Breton, psikanalizin sürrealist manifestonun yazılmasına katkı sağladığını belirtti. Sürrealistlerin bazıları, özellikle Salvador Dalí, “paranoik” psikolojik bir durumda olduklarını ve bu nedenle sürrealizmle ilişkili olduklarını söylediler. Sürrealizm, Freud’un bilinçaltı ve rüya yorumlama teorilerinin doğrudan bir sonucudur. Freud, bilinçaltında saklanan imgelerin düşünce ve davranışlarımızı nasıl yönlendirebileceğini açıkladı ve bu fikirler, sürrealistlerin sanatlarında kendine yer buldu. Özellikle, Salvador Dalí’nin eserleri, bilinçaltı imgelerinin ve psikanalitik terapi seansları sırasında verilen görevlerin bir sentezi halini alır.

3.2 Sürrealist Sanatın Psikanalizi

Sürrealizm, psikanaliz üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Sürrealist sanatçılar, psikanaliz fikirlerini ve sembolizmini işlerinde sık sık kullanırlar. Sürrealist sanatın sembolik anlamı, birçok kez psikanaliz ile anlatılmaya çalışılmıştır. Sırada sürrealist sanatın psikanalitik anlamının ve sembolizminin incelenmesi var.

Sürrealist sanatta sembolizm, bir resmin veya heykelin anlamının daha derin bir seviyesine işaret edebilir. Sürrealist sanatta, sembolizm genellikle gerçek dünyanın ötesinde, rüyalar, hayaller veya daha yüksek bir bilincin sembolik ifadesi olarak kullanılır. Sürrealist sanat, bilinçli kaygıları ve bilinçaltı fantezileri bir arada tutar. Psikanalitik açıdan, sürrealist eserler, insanın bilinçaltı dünyasını anlamaya çabalayan bir kavramdır.

Sürrealizmin psikanalitik anlamı, sembollerin dilinden gelen anlama dayanır. Örneğin, Sigmund Freud’a göre, bazı semboller veya imgeler, bilinçaltının işlevselliğine doğrudan bağlıdır. Bu nedenle sürrealist sanat, psikolojik anlam doğru bir şekilde ifade edebilir ve bilinçle bilinçaltı arasındaki ayrımı daha da azaltabilir. Sürrealist sanat, psikanalizin etkisiyle, bireyin bilinçaltının, düşüncelerinin, deneyimlerinin ve arzularının son derece sembolik bir şekilde ifade edilebileceğine inanır. Bu, sürrealizmin ana karakteristik özelliklerinden biridir.

4. Sürrealizm ve Politika

Sürrealizm, sadece bir sanat akımı olmanın ötesine geçerek, politik hareketler için de bir ilham kaynağı oldu. Sürrealistler, özellikle 1920 ve 1930’larda çok sayıda sosyal ve politik gelişmeye tanık oldular. Bu dönemde İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaşmakta olduğu hissedildi ve Avrupa’da faşizm yükselirken birçok ülkede de ekonomik krizler yaşandı.

André Breton gibi önde gelen sürrealistler, politik meselelere aktif olarak ilgi gösterdiler. Komünizm, anarşizm ve Marksizm gibi siyasi ideolojilere yakın hissettikleri için, bu ideolojilerin destekçisi oldular. Sürrealistler, politik nedenlerle sembolizm kullanarak birçok sanat eseri ürettiler. Bu eserlerde sıklıkla insanların iç dünyası, toplumsal sorunlar ve baskı konuları işlendi.

  • Sürrealizm hareketinin doğuşu, İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaşmakta olduğu bir döneme rastlar.
  • Önde gelen sürrealistler, politik meselelere aktif olarak ilgi göstererek komünizm, anarşizm, ve Marksizm gibi siyasi ideolojilerin destekçileri oldular.
  • Sürrealistler, sembolizm kullanarak insanların iç dünyası, toplumsal sorunlar ve baskı konuları işlediği birçok sanat eseri üretti.

Sürrealistlerin etkilendiği diğer bir politik felsefe ise psikanalizdi. Sürrealizmin önde gelen isimlerinden André Breton, psikanaliz teorileri ve özellikle de Freud’un fikirleriyle ilgilendi. Freud’un düşüncelerinin sürrealist sanat üzerindeki etkileri, sürrealist sanatı psikolojik bir anlamda ele almalarına neden oldu. Bunun yanı sıra, sürrealist sanatçıların eserlerinde insan figürlerinin bilinçaltından kaynaklanan duygulara, arzulara ve korkulara dayanan semboller kullandıkları görüldü.

Her ne kadar sürrealizm bir politik hareket olarak doğmasa da akımın doğuşu, politik ideolojilere olan yakınlığı nedeniyle bu alana da etki etmiştir. Sürrealizm, sanatın sadece estetik değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal bir araç olabileceğini göstermiştir. Bu akımın politik etkisi günümüzde de hala hissedilmekle birlikte, kendine has sanatsal dilini koruyarak farklı bir boyut kazanmıştır.

4.1 Komünizm ve Marksizm

Sürrealizm, sanat tarihinde politik düşüncelerin de yer aldığı bir akımdır. Özellikle sürrealizmin doğuş yeri olan Paris, dönemin sıcak bir politik atmosferine sahipti. Sürrealizm, Marksist düşünceye yakın olmakla birlikte, sosyalist düşüncelerle de bir araya getirilmiştir.

Sürrealist sanatçılar, Marksist teoriye dayanan düşünceleri ve uygulamaları benimsemiştir. Komünizm, sürrealistlerin kendi mücadelelerine uymayan bireysel özgürlük fikri yüzünden tercih edilmedi. Ancak, sürrealist sanatın devrimci bir potansiyeli vardır ve bu nedenle sürrealist sanatçılar, Marksizm ile yakın bir ilişki içindedir.

  • Sürrealist sanatçıların komünizm ve Marksizmle etkileşiminin bir sonucu olarak, sürrealizm sanatında politik içeriklere sık sık rastlanmaktadır.
  • Bazı sürrealist sanatçılar, politik bir mesajı sanatlarına entegre etmek için figüratif sanattan yararlanmışlardır.
  • Bu sanatçılar, onları yazılı eserlerinde tanışmış oldukları Marksist teoriyi uygulamış ve özellikle 1930’lar ve 1940’lar arasında politik amaçlarla sürrealist sanat yapıtlarına yer vermiştir.

Sürrealizm ve politik düşünceleri arasındaki ilişki, sürrealist sanatın birkaç yönünde de görülebilir. Örneğin, sürrealist sanat, bireysel özgürlüklerin ve değerlerin sorgulanması aracılığıyla toplumsal eleştiri sunma potansiyeline sahiptir.

Sürrealist sanat, hem politik hem de psikolojik anlamlar taşıyabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, sürrealizm sanatında yoksulluk, sömürü, haksızlık üzücü ve acı verici konular olarak değerlendirilir. Sürrealist sanat, politik düşüncelere ve sosyal eleştirilere uyumlu bir biçimde bir araya getirilmiştir.

4.2 Anarşizm

Sürrealizm, sadece sanatsal bir akım olmakla kalmayıp aynı zamanda bir politik hareket olarak da gelişti. Sürrealistler, sanatın ve hayatın özgürleşmesini talep eden, demokratik ve özgürlükçü bir felsefeyi benimsemişlerdir. Bu nedenle, sürrealizm ve anarşizm arasındaki bağlantı oldukça güçlüdür.

Anarşizm, kapitalizm ve devlet otoritesi gibi hiyerarşik yapıları reddeder ve bireysel özgürlük ile eşitlik arasında bir denge arar. Sürrealistler de benzer şekilde, akılcılık ve baskıya karşı özgürleşme talep ederler. Bu nedenle, sürrealizm ve anarşizm arasındaki bağ oldukça anlamlıdır.

Ayrıca, sürrealist sanatın anarşizme de önemli bir katkısı vardır. Sanat, özgür düşüncenin ifade edildiği bir araçtır. Sürrealistler, sanatın politik söylemler taşıyabileceğine inanırlar. Bu nedenle, sürrealistler, anarşist felsefelerini sanatları aracılığıyla ifade etmişlerdir.

Sürrealizm ve anarşizm arasındaki bağlantı, bugün bile varlığını koruyor. Hem sürrealizm hem de anarşizm, özgürlük, adalet ve eşitlik fikirleri üzerine kurulu felsefelerdir. Bu nedenle, sürrealizm ve anarşizmin bir arada ele alınması oldukça sık rastlanır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir